AZERBAYCAN edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en önemli yazarlardan biri
olan Azize Caferzade 4 Eylül 2003 tarihinde hayata gözlerini yummuştur.
29 Aralık 1921 tarihinde Bakûda doğan Caferzade, ilk ve orta öğrenimini
tamamladıktan sonra, Azerbaycan Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesinde
öğrenim görmüştür.
Azize Caferzade sırasıyla şu görevlerde bulunmuştur; 1944-1946 yıllarında Cafer
Cabbarlı adına Azerbaycan film sinemasının senaryo şubesinin reisi; 1947-1949
yıllarında Tiyatro Okulunun müdürü; 1950-1956 yıllarında Pedagoji enstitüsünde
doçent, 1957 1974 yıllarında İlimler Akademisinin elyazmalar şubesinde baş
işçi ve şube müdürü olarak çalışmış, 1974 yılında da Bakû Devlet
Üniversitesinde profesör olmuştur. 1974- 1989 yılları arasında Azerbaycan
Devlet Üniversitesi Azerbaycan Tarihi bölümü ve Filoloji Fakültesi Folklor
bölümünde çalışmıştır.
Azerbaycan Edebiyatının tanınmış yazarlarından olan Caferzadenin XX. Yüzyıl
Azerbaycan edebiyatında kendine mahsus özellikleri ve yeri vardır. O, Azerbaycan
halkının yüzyıllar boyu oluşturduğu millî ve manevî değerlerin korunması,
kendilerine mahsus âdet, gelenek ve göreneklerin yaşatılması için ömrünün nerede
ise tamamına yakın bir devrinde b u hususlar üzerine yazmıştır. Azerbaycan
tarihinin farklı zamanlarda yaşadığı hâdiseleri, Azerbaycanlıların hafızalarında
iz bırakan şahsiyetlere dair yazıları ve bu şahısların bıraktıkları eserlere
yaklaşımı, yazarın çağdaş gençliğin hayatından bahseden roman ve hikâyeleri
okuyucular tarafından alâka ile takip edilmesini sağlamıştır.
Azize Caferzade, aynı zamanda iyi bir tetkikatçıdır. Çünkü, onun kaleme aldığı
klâsik Azerbaycan edebiyatının, özellikle sözlü edebiyatın öğrenilmesi
hususundaki çabaları bu sahaya da merak uyandırmıştır.
Azize Caferzadenin ilk yazısı 1937 senesinde, Edebiyat gazetesinde neşredilen
Azrail olmuştur. Bu tarihten itibaren yazıları değişik yayın organlarında
yayınlanmaya başladığı gibi, uzun müddet edebiyatın Azraili lakabıyla
anılmıştır. 1946 yılında yayınladığı ilk kitabı olan Hikâyeler kitabı satışa
çıkarılmadan toplattırılmıştır. Bu olaydan sonra da hikâye yazmaktan vazgeçmeyen
Caferzade, kitap gibi hikâyeler yazmaya başlamıştır. Bunlar içersinde; Natevan
Hakkında Hikâyeler (Bakû, 1963); Kızımın Hikâyeleri (Bakû, 1964); Sahipsiz Ev (Bakû,
1966); Ellerini Mene Ver (Bakû, 1969); Anamın Nağılları (1982); Sensin Ümidim
(1985); Çiçeklerim (1988) vb. önemli yer tutmaktadır.
Ancak, Azize Caferzadenin edebiyat dünyasında adını tekrar çok konuşturan eseri
ise, Seyit Azim Şirvanînin hayatını romanlaştırdığı Âlemde Sesim Var Menim
(1972) adlı eseri olmuştur. Aynı şekilde tarihî romanlar olarak
değerlendirebileceğimiz eserleri ise sırası ile şunlar olmuştur: Vatana gayıt
(1977); Yad et Meni (1980); Bakû (1981); Celaliyye (1983); Sabir (1989)
Elden-ele (1992) gibi eserler kaleme almış, geniş bir okuyucu kitlesi tarafından
dikkat ve merakla okunmuş, edebî-tarihî şahsiyetlerin hatırlanmasına vesile
olmuştur.
Caferzade, ömrünün son döneminde ise, Gülistandan Önce (1996); Zerrintac
Tahire (1996); Bir Sesin Faciası (1997); Işığa Doğru (1998); Belâ (1999);
Hazarın Göz Yaşları (2002) romanlarında da tarihî konular işlemiştir.
Azize Caferzadenin ilmî hususlarda kaleme aldığı eserleri ise; Fatma Hanım
Kemine (1971); Könül Çırpıntıları (1972); Azerbaycanın Âşık ve Şair Kadınları
(1974); Şirvanın Üç Şairi (1976); Abdulla Padarlının Seçilmiş Şiirleri (1979),
Her Budaktan Bir Yaprak (1983). Yazarın, Azerbaycan Poeziyasında Halk Şiiri
Üslubu adlı çalışması monografik tetkikatları çağdaş edebiyatşünaslık ve
folklorşünaslığın önemli örneklerindendir.
Caferzade, hikâye, roman ve araştırmaları yanında Rus ve Türk dilinden
Azerbaycan Türkçesine de tercümeler yapmıştır. O.S. Simirvovdan Brest Kalesini
Rusçadan çevirmiştir. Türkiye Türkçesinden de; Ahmet Kabaklıdan Ejderha Taşı;
Sevinç Çokumdan Bizim Diyar; Şemsi Belliden Atatürkün Aşk Macerasını
Azerbaycan Türkçesine aktarmıştır.
Caferzadenin önemli eserlerinden biri de, Kızıl Sahile Seyahat (1968) adlı
eseridir. Burada onun 1965 -1966 yıllarında yaşadığı hatıralar ele alınmıştır.
Azize Caferzade, İkinci Dünya Savaşında savaş pilotu olarak görev yapan Mehmet
İbrahimov ile hayatını birleştirmiş ve üç çocuk annesi olmuştur.
Azize Caferzade, vefatından kısa bir süre önce dostlarına şu vasiyette
bulunmuştur. Ben öldüğüm zaman ne Cumhurbaşkanlığı Sarayına, ne de Yazıcılar
Birliğine haber vermeyin. Ben doğduğum kentte defn olunmak isterim. Yazarın bu
vasiyeti üzerine cenazesi, Hacıgabul rayonunun Tağıllı kentinde defn olunmuştur.
Azerbaycan Edebiyatının Sovyet esareti döneminde yetiştirdiği en güçlü
kalemlerden biri olan Azize Caferzadeye Tanrıdan rahmet diler, eserlerinin
gelecek nesillere aktarılması ve okutulmasına gayret edilmesi için bir merkez
kurulmasını ve Caferzadenin unutulmamasını temenni ederiz.